25 Mart 2008 Salı

GOTİK: YENİDEN


18.yy’ın ikinci yarısında, Ingiltere mimari tartışmalarının göbeğinde Neo-klasisizm ile Gotik yeniden canlandırmacılığı arasındaki stil savaşı yer alır.  Ruskin, bu dönemde Stones of Venice kitabının başındaki The Nature of Gothic adlı yazısında, gotiğin manasını, gotiği oluşturan elementleri ve kavramını inceler,  kendi tabiri ile bir taşı inceleyen kimyager edasıyla. 

Çıkarttığı gotik elementler içsel ve dışsal olarak ikiye ayrılır; vahşilik, değişkenlik, doğa sevgisi, grotesklik, sağlamlık ve çoğulculuktur temel olarak. Salt biçimselcilikten ayrılır böylece. içsel elemanları da anlamaya yönelik çabasıyla.

 Metnin neredeyse her kısmında kuzeylilk ve kuzeye ait olanların övülmesi gözlemlenebilir. Doğrudur, Akdenizli ve hatta Arap gotiğinden bahsetmek mümkündür, ama üstünlük ve alçaklık sıfatlarını kullanmaktan çekinmeyen Ruskin, bunların yerinin Kuzeyin gotiğinin altında yer aldığını belirtir. 

Ruskin’in üretim yapısına göre ayırdığı üç tip bezeme metodundan ilki, kölelik ve düşkün zihnin hakim zihne tamamiyle teslim olduğu ve neoklasiğin mükemmeliyetçi bakışını örneklerken, Hristiyan yaşam anlayışının ortaya koyduğu ve anlaşılarak, ifadeye ve çeşitliliğe özgürlük verecek biçimde ‘yapabileceklerini yap, yapamadıklarını itiraf etmekten çekinme, çabanın başarısızlık kaygısı ile azalmasına ya da itirafının utançla susturulmasına izin verme’  diyen, kabullenici yaklaşımıyla şekillenen gotiktir bu, ‘işçinin küçük düşürülmesini sağlayan, onu aşağılayan’ zihniyetin aksine.  Ve işçi, iz bırakabilecektir yapıtın üzerinde. 

Sonuçta, her bir parçası düşkün zihnin mütevazi bir mükemmelsizlikle inşa ettikleri ile şekillenen gotik, bu mükemmelsizliklerin toplamında, ve onun ruhunu oluşturan düsturla, asil ve mükemmel bir yapıya dönüşür. Zihni, yapabildiklerinden daha ilerisini tahayyül edebilen insan mükemmeli arayışında ancak hataya ve başarısızlığa ulaşacaktır, hatta Leonardo gibi yarım bırakacaktır bu mükemmelik özlemiyle.  

Bir de malzemenin mükemmelik üzerine etkisinden bahseder, mermer yerine taş kullanan gotik mimarinin nasıl izleri yansıttığını, ve kendine dürüst olmanın - ki bu kavram, Le Corbusier in ikinci dönem brütalizminde de yer alır-  diğer özelliklerle beraber gotiği asil ve erdemli yaptığını ifade eder. 

Gotik, sivri kemerinin değişime elverişli geometrisinin önderliğinde gotik, Ruskin’in sağlıklı değişim arzusu diye adlandırdığı, monotonluğun ölülüğüne karşı canlılık sunan mimari, stil, simetri ya da tutarlılğın kendisine karışmasına izin vermeden, gerekeni sabitlikten kaçarak inşa edecektir.  Pencere açılması gerekiyorsa, açacaktır. Ve içi neyse, dışı da odur. Tüm bu nedenlerle, gotik -yine iddialı bir söylemle- sadece en iyi değil, aynı zamanda en akılcı  mimaridir. 

Gerçi Ruskin, romantik ve idealize edilmiş bir bakış açısıyla bakarken gotiğe, ki bu kendisinin  gotikliği ve içerisindeki modern zihnin kullanabileceği derecede analiz edilmiş elemanlarını rasyonel bir biçimde anlatmasını engellemez, yeni toplumda bunun nasıl kullanılabileceğini, mümkün olup olmadığını söylemez. 

Hiç yorum yok: