6 Mayıs 2008 Salı

Kırçıllık ve doğruluk: Venturi

Modern manifestoların keskinliğine ve doğru anlayışına karşı, dosdogru olmayan bir mimarlık ‘nonstraightforward architecture’ ve yumuşak bir manifesto ‘a gentle manifesto’  başlıkları ile aslında nasıl bir eleştiri getireceğini özetler gibidir Venturi.  Modern kentin ve modern yaşamın çok katmanlı ve karmaşık yapısını ve bununla gelen zenginliği, mimarlığın bilinçli ve doğrulara ulaşmak için oluşturduğu bir indirgemecilik ile dışlamasına  bağlar

Karmaşık ve zıt olanı, çift anlamlılığı ve bunlardan doğacak olan mimarlığı, bir bakıma kutsar. Hibrid olan safa, taviz verene göre, kontamine olan steril olana göre daha fazla ‘yaşar’ ve doğruluktan çok bu yaşamsallık önemlidir zaten. Modern deneyimin zenginlik ve çift anlamlılığına uygun bir mimarlıktır aradığı, anlam zenginliğine önem veren anlatımın açıklığı yerine. Siyah ve beyaz yerine gri, ‘ya-ya da’ yerine ‘hem-hem de’.  Ortodoks modernizmin beyazlık-doğruluk saplantısını eleştirir. Ve doğru kalmak adına sadece belli başlı soruların cevaplandırılmasının tercih edildiğini bu indirgemeciliğe örnekler. Ama hani verdiği örnek Mies olunca, okuyucu kendisini bu sava hak veremez durumda da bulabilir.

Modernizmin çevreye eleştirmeden bakamayan, bu eleştiriyi raison d’etre haline getiren bakış açısını ortaya koymak, var olanı geliştirmeyi engeller, yerine yıkıcılığı koyar. Tabula Rasa’nın üzerinden çıkan erken modernlerin aslında analoji, sembol ve imaj üzerinden ilerlediğini, ama bu ilerlemenin fonksiyon ve strüktür dışında her şeyi yadsıyor olsa da, beklenmedik imajlardan yola çıkarak-ki bunlar makina ve fabrika estetiğine dönüşecektir-  yine bu üçlüyü oluşturacağını söyler Las Vegas’tan öğrenirken.  

Venturi, olduğu gibi kabul eder çevreyi, ve bundan öğrenmenin gerekliliğini savunur. Eğer bir banliyöde inşa ediyorsa binasını, banliyödeki elemanları, eğitimsiz göz için çevreden ayırt edilemeyecek şekilde, ama bir mimar için ise oyunları ve gösterecekleri ile farklılaşan, ve bu farklılığında ikili anlamlığını ortaya koyan.  Venturi’nin hem-hem de’si. 

Eğer geri olana bakıp ilerleyebiliyorsak bizden aşağıya olana da bakıp yükselebiliriz ve çirkin veya sıradan olarak görülenin kaçınılmazlığı, bizi onlar üzerinden iletişim kurma çabasına iter.  Çevreyi onlar oluşturur. Halkın oluşturduğu ve kendini rahat hissettiği mimarlık budur.  Bunun sembolleri ise örneğin, yol kenarındaki ticari mimarlığın işaretleri ve tabelalarıdır. Hatta, ‘Los Angeles artık bizim Roma’mız, Las Vegas ise Floransa’mızdır’ yorumuyla ve popüler kültürün kale şehirlerini, normalde mimarın yüksek kültürde kalmasını tehlikeye düşürmeden dipnotuyla mimarlığın meşru konusu haline getirir.  Zamanın ihtiyaçları ve sorunlarının çözümü de buradan çıkacaktır. 

Mimar ironik olmayı bu bağlam üzerinden çözmeli ve soytarı maskesine bürünmelidir, ki içerisinde bulunduğu ve temelde karşı çıktığı koşulları, çoğulculuğu ciddiyetle ele alır hale gelebilsin. 

Hiç yorum yok: